BATI HÜMANİZMİ KARŞISINDA YUNUS EMRE / RAMİZ AYDIN
Hafıza kaybı kavramı her alanda milletimizin baş belası. Batı hümanizminin kuru çeşmesinde dupduru serin sular arayan bazı aydınlar ve onlara angaje olan içimizden birileri, bu huysuzluklarında ısrar etmekte ve kafa karışıklığından kurtuluş ummaktadır. Bu durum şaşkın aydınlar için gaflet ve kokuşma, milletimiz için de öz değerlerinden mahrumiyettir.
Yunus Emre’nin yedi yüz yıl önce dillendirdiği insana bakışını ve insan sevgisini bilmeyenler, insan sevgisini ve insanın yücelişini Batı’da aramayı, arayıp da bulamamayı, bulamasa da aramaya devam etmeyi bir ihtiyaç haline getirdi.
İtalyan sanatçılar Dante, Boccacio ve Petrarca’ın 14. yüzyılda temellendirmiş olduğu Batı hümanizmi elbette insan merkezlidir ama bu anlayışta insan sevgisi yoktur; insanın madde ve refah olarak yükselmesi için insana hizmet ve faydacılık vardır, fedakârlık yoktur, yaratan bir varlık/ Allah anlayışı da yoktur.
Batı hümanizminden yaklaşık iki yüz yıl önce Yunus Emre insanın değer ve önemine değinerek bize özgü bir insan sevgisi ve anlayışını ortaya koymuştur. Bizim öz değerlerimizi tanımayanlar, bizde insan sevgisini ortaya koyan bir anlayış olmadığını cahil cesaretiyle iddia etmekte tereddüt etmiyor bile. Yanılıyorlar, hem de çok… Bizde, Yunus Emre’de Batı tipi bir insanlık anlayışı yoktur, doğru olan bu.
Batının insanlık anlayışı kendine göre, bizim insana olan sevgimiz de bize göredir; insancılık/ insan sevgisi sözlerini kullanırken onlarla aynı şeyleri kastetmiyoruz. İçimizde bu gerçeklerin farkında olmayanlar olduğu gibi, Batı hayranı olanlarımız, hümanizm/ insancılık kelimelerini pek de cazip göstererek Yunus Emre’nin insan sevgisini önemsemiyor, Batı hümanizmini milli ve manevi değerlerimizi perdelemekte ve onları gözden düşürmekte kullananlar bile oldu/oluyor.
Yunus Emre’nin insanlık anlayışında çok derin ve duyarlı bir insan sevgisi vardır; sadece insan sevgisi değil, “Yaratılanı hoş gör Yaradan’dan ötürü.” anlayışıyla birlikte insan dışındaki her varlığa karşı bir sevgi söz konusudur ki Batı felsefesi ve edebiyatında Yunus Emre tarzı bir anlayış söz konusu değildir.
Bu konuda Yunus Emre’nin duru yüreğinden diline dökülen kutlu damlalara kulak verelim:
Maharet güzeli görebilmektir,
Sevmenin sırrına erebilmektir,
Cihan, âlem, herkes bilsin ki şunu;
En büyük ibadet sevebilmektir.
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan
Halka müderris olsa hakikatte asidir.
Biz kimseye kin tutmayız
Düşman dahi dosttur bize.
Ve daha nice güzel sözler…
Yunus Emre’yi tanımak, bir insan için farklı ve ayrıcalıklı olmak; kâinatın, dünyanın ve insanın hakikatine doğru yol alabilme şansına sahip olmak, Batı hümanizmini ihtiyaç bilme hatasından ve aşağılık duygusunun verdiği yıkıcılıktan kurtulmaktır.
Değerlerle yaşamak isteyen her insan için bir kutlu mana seferidir bu.
RAMİZ AYDIN