DENEMELER
DENEMELER
avatar
09 Temmuz, 2021
1084 gösterim

DİVAN KÖŞESİ / Recep HALİLOĞLU

 

İşidün iy yârenler ‘ışk bir güneşe benzer

‘Işkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer

İşitin ey yârenler! Aşk bir güneşe benzer. / İçinde aşk olmayan gönül tıpkı (katı) taşa benzer

Yunus Emre bize aşkın önemini anlatıyor bu şiirinde. Aşkı hayatın kaynağı olan güneşe benzetiyor. Güneş ki ulaştığı her yeri aydınlatır. Enerjisiyle olgunlaştırır, ısıtır, kısacası o olmazsa doğada hayat olmaz. Aşk da böyledir güneşe benzer diyor. Onun için aşk, güneştir, hayattır, yaşama sevincidir. Bir meyvenin olgunlaşması gibi aşk bizi hamlıktan kurtarır, eksikliklerimizi giderir, kemale erdirir. Aşk, Yunus’a göre bu dünyada en büyük devlet, en büyük hazinedir. Aşkı bilmeyen, tatmayan kişi, güneşin ışığını görmeyen kozak meyve gibidir. Hep böyle ham, çiğ ve kozaktır. Yunus Emre, gönlünde Allah aşkı olmayan kişileri de doğada gördüğümüz yontulamayan kaskatı taşlara benzetiyor.

Taş gönülde ne biter dilinde agu düter

Niçe yumşak söylese sözi savaşa benzer

Taşlaşmış gönülde bir şey büyümez, onun dilinden ancak zehir akar. / Sözü ne kadar yumuşak söylemeye çalışsa da, ondan çıkan söz savaşa benzer.

Can Yunusumuz yukarıdaki beyitte ilahi aşktan nasibi olmayan kişinin gönlünü katı taşa benzetmişti. Bu beyitinde de diyor ki; kaskatı taşa benzeyen o kurak gönül bağında hiçbir şey büyümez. O taşlıkta rengârenk ve hoş kokulu çiçeklerin büyümesini beklemek nafile iştir. Kalbi taş kesilen kişi ne zaman konuşsa ağzından sanki zehir akar, sözü de savaşa benzer. Yani kırar, döker, incitir. Halk arasında deriz ya hani taş kalpli diye, Yunus da aşksız insanı taş kalpli olarak nitelendiriyor, ondan güzellik namına bir şey hâsıl olmayacağını söylüyor bize, onun için ondan bir şey bekleme diyor.

‘Işkı var gönül yanar yumşanur muma döner     

Taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer

Aşkı olan gönül yanar, yumuşayıp muma döner. / Taş (gibi) gönüller kararmış zor ve sert kışa benzer.

İlahi aşka düşenlerin gönlü aşk ateşiyle yanıp kavruldukça, aşk ile noksanlıkları tamam oldukça gönülleri mum gibi yumuşar, merhamet ve insanlıkla dolar, olgunluğa erişir. Aşktan mahrum, taş kalpli insanlar; gönül dünyalarında her daim sert ve zor kışı yaşarlar, bir türlü gerçek bahara eremezler. Onun için Yunusumuz, aşka düşenler yanar, muma döner; aşktan nasibi olmayanlarsa ömürlerini buz kesen zemheri soğuğunda geçirir diyor.

Ol sultân kapusında ol Hazret tapusında

‘Âşıklarun ılduzı her dem çavuşa benzer

O sultan kapısında, o hazretin huzurunda, / âşıkların yıldızı / talihi her vakit çavuşa benzer.

Yunus Emre; Taptuk Sultan’ın kapısında, onun huzurunda kendini sultan sarayında gibi görür. Sultanına yakındır ve bu yüzden talihli kişidir o. Çünkü âşıkların talihi sarayda sultana yakın olan görevli çavuşa benzer; bu yakınlık onları nefislerinin şerrinden korur. Yani âşıklar, iman ve aşk dairesinde emniyettedir.

‘Aynı hırs ol olmışdur nefsine ol kalmışdur

Kendüye düşmân olmış yavuz yoldaşa benzer

Aynı hırs o olmuştur, nefsine o kalmıştır. / Kendine düşman olmuş kötü yoldaşa benzer

Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur. Kişi eğer hırslarına mağlup olursa, nefsin esaretinde kalırsa gideceği yer uçurumdur, nefsin karanlık çukurudur. Onun için kişi, nefsin arzu ve hevasına uymamalıdır. Bu anlamda nefis fena bir yoldaştır; bitmek tükenmek bilmeyen istekleriyle sahibini dönüşü çok zor uçurumlara sürükleyebilir. Her daim gözümüzün açık olması, müteyakkız olmamız gerekir.

‘Işkdur kudret körügi kaynadur ‘âşıkları

Niçe kapdan geçürür andan gümüşe benzer

Aşktır kudret körüğü, kaynatır âşıkları. / Nice kabdan geçirir, ondan gümüşe benzer.

Yunus, divanının tamamında olduğu gibi bu şiirinde de aşk kavramını baş tacı eder. Çünkü aşk denilen bu kudretli duygu demirleri eriten kuvvetli bir körük gibi âşığın gönül dünyasında yeşeren duyguları coşturur. O, âşıkları halden hale geçirir, gümüş gibi pirü pak eder, arındırır. Kişiyi ikilikten kurtarıp birliğe kavuşturur. Varlığa can gözüyle bakmamızı sağlar. Aşk, ölümsüzlüğün sırrına varmak, Allah’tan başka sevgilere gönül kapımızı kapatmaktır.

‘Âşık gönli dölenmez ma'şûkın bulmayınca         

Karârı yok dünyâda pervâzı kuşa benzer

Âşık gönlü karar kılmaz sevdiğini bulmayınca, / kararı yok dünyada uçuşu kuşa benzer.

Âşıkların gönlü engin denizlere benzer, her daim coşar, dalgalanır durur. Sevdiğine kavuşamayınca bir türlü sakinleşip bir halde karar kılamaz. Hani havada kararsızca kanat çırpıp uçan, konacak bir yuva bulamayan kuşlar vardır ya işte âşıklar o kuşlara benzer 

Münkir sözini bilmez sözi ileri varmaz

Neye teşbîh idersin anlanmaz düşe benzer

İnkârcı sözünü bilmez, sözü ileri gitmez, / neye benzetmeye çalışırsın ki (onun sözü) anlamsız rüyaya benzer.

Aşkı inkâr edenler söz söyler ama ne dediklerinden haberleri yoktur. Zaten onların sözleri ileri gitmez, içleri de boştur, insanı bir yere götürmez. İnkârcıların sözlerini bir şeye benzetme çabası da boştur. Niye uğraşacaksın ki; onların söyledikleri anlamsız, bomboş, bir türlü yorumlanamayan rüyalara benzer.

Geç Yûnus endîşeden ne gerek bu pîşeden

Ere ‘ışk gerek önden andan dervîşe benzer

Yunus! Korktuğun o kaygılardan geç, bu huyundan vazgeç. / Er kişiye evvela aşk gerek ki ondan (sonra) dervişe benzer.

Yunus, gereksiz gam, tasa, korku, elem ve kaygılardan sıyrılarak bu yolda yürümek isteyen kişilere önce aşk gerekir diyor. Eğer bu aşk kişide varsa, bu yolda gayret ederse o zaman dervişe benzer. Bu yolda yürümek istiyorsan içindeki bütün vehimleri söküp at ki sana yolculuğunda engel olmasın diyor. Aşk ve irfan yolunun aydınlığına çağırıyor bizi Derviş Yunus.

Ne mutlu o güzel yolda yürüyebilenlere!

Recep HALİLOĞLU