SON KARE / Mehmet OSMANOĞLU
şimdi yine duyulmaz bilirsin yalnızlığın
hicranın bir dağ olur çöker omuzlarına
gecenin gölgesinde kanar çocuksu yanın
gizlersin yağmurunu karanlığın ardına
hicranın bir dağ olur çöker omuzlarına
gecenin gölgesinde kanar çocuksu yanın
gizlersin yağmurunu karanlığın ardına
pencerende konaklar sarı hüzün kuşları
düş kırığı yamanmaz dikiş tutmaz yeniden
ağır aksak çıkarsın tümsekli yokuşları
beyninde binbir vehim, geri döner mi giden
bu koku uzakların hem de kavuşmak kadar
gözlerin bir ölünün kapanmayan gözleri
bir ayrılık nağmesi teyelli dudağına
alev alev tutuşan yüreğin yangın yeri
zaman yenilmez nesne, ele avuca gelmez
mazinin diplerinden ne elemler getirir
küstürür aynalara kıymadığın yüzünü
sayılı vakitleri çizgi çizgi bitirir
anarsın her çizgide ömründe yetişmeyen
yaşam telaşesinde kaybolan düşlerini
sarmalayıp özenle döş cebinde saklarsın
gözlerinde küçülen solgun gülüşlerini
titreyen ellerinle tutunursun boşluğa
çatlayan toprağına bir damla su umarsın
câm-ı gâm ile düşüp can yakan sarhoşluğa
nerde kapanmaz yara yamacında sen varsın
bu hengame içinde kapılıp rüzgârına
ömrünü bitirmeye koşturan saatinin
dudak büküp ruhunu acıtan efkarına
sanki son karesini beklemekte gözlerin
MEHMET OSMANOĞLU