TENHA / Mustafa IŞIK
güneş batıya yol alırdı sen gidince
ağacın dallarında kuşlar dururdu
penceremizde çiçeğin kalbi
bardak suyun yalnızlığını yudumlardı
ağacın dallarında kuşlar dururdu
penceremizde çiçeğin kalbi
bardak suyun yalnızlığını yudumlardı
yeniden hatırlatmıştı seni
kanı deli bir bahar yağmuru
kanı deli bir bahar yağmuru
duymuştum oysa taşın içindeki telaşı
habil’den kalma kanlı telaşı
hayra yorsam da ellerimin terini
dilim, zamana ad sormaya varmazdı
habil’den kalma kanlı telaşı
hayra yorsam da ellerimin terini
dilim, zamana ad sormaya varmazdı
aramızda ölçülmemiş bir yalnızlık
dudağına konmaya iki ‘’s’’ geçerdi
haritalar ortasından ordular geçerdi
sen şimdi bir şiirden geçerdin
birer cendereydi alfabenin harfleri
dünü unutmaya giderdin sen
buralara tekrar dönmeye giderdin
kağıt gibi yanarken kıvrılan gölgemiz
zamanı da kendiyle sürükleyen nehirde
üşüyen boynumuzu yedi defa yıkardı
bu gece de sağıldılar geyikler
onlar ki yağmur kadar inceydiler
sen beni gecenin en tenhasında
tekrar öldür kendinle, süveyla
bilirim gizemlidir gecenin ölüleri
MUSTAFA IŞIK