HİKÂYELER
HİKÂYELER
avatar
30 Nisan, 2022
930 gösterim

RENKLİ FASULYE ŞEKERLERİ ( Öykü) / Nuri NARLI

Osman Dede aksakallı, nur yüzlü, biraz boynu bükük; ama gururlu, eli öpülesi bir dedeydi. Köyde kendi halinde tarlada, bahçede çalışarak devam ettirirdi yaşamını. Sabahları erkenden kalkar, bahçeye iner, oradaki sebzelere küçük çapasıyla can suyu olurdu. Yorulduğunda kendi gibi sadece zamana yenik düşmüş koca çınarın altına oturur, şapkasını dizinin üzerine koyar, ak alnından tuzlara ve buzlara inat inen terini siler, gözleri örs olur, dalıp gidince zamanı burada çekiçlerdi, iç çekerek.

Geri kalan zamanını da küçük bedenlerine isyan eden, kocaman yürekli köy çocuklarından bir avuç renkli fasulye şekerine satın aldığı duaları dinlemekle geçirirdi, umutluca. İşte, bu dualı gönüllerdi, Osman dedenin umutlarının kaynağı.

Zaman böyle ilerlerken; biricik oğlundan gelen haberle yüklendi sırtına çocukluğunu, gençliğini, olgunluğunu, elveda dedi kocaman yürekli köy çocuklarına ve yorgunluğunu gölgesine attığı koca çınara. Yürüdü şehre inatla ve gururla.

Şehir biraz daha büktü boynunu Osman dedenin. Ama gururunu kimse bükemedi.

Osman dede şehre alışmakta zorlanıyordu. Çünkü orada ne canına su verdiği bahçesi, ne renkli fasulye şekeri dağıttığı çocuklar, ne de yorgunluğunu gölgesine attığı koca çınar vardı. Bütün bu özlemlerini gidermek için arada bir köyüne gider, dostlarını, akrabalarını, kocaman yürekli köy çocuklarını, koca çınarı ziyaret eder, tekrar dönerdi, her defasında, hüzünlenerek.

Osman dede torunlarını da çok severdi. Şimdilik şehirde kendine tek teselli onlardı. Onlara dualar öğretir, küçük ve anlamlı hikâyeler anlatırdı, ak alınlı.

Alışıktı Osman dede erken kalkmaya, köylü yanıyla. Şehirde de erkenden kalkıyordu. Sabah namazını evin hemen yanı başındaki camide eda ediyordu. Diğer vakitlerde de kimseye kaptırmıyordu ön saftaki yerini. Namaz çıkışlarında caminin yanı başındaki bakkala uğruyor, renkli fasulye şekerleri alıyor, alnı gibi ak şalvarının cebine dolduruyordu onları. Oturuyordu bakkalın önündeki taburenin üstüne ve gözleri, yürekleri kocaman çocukları arıyordu, umutlarını yükleyeceği, küçücük bedenlerine. Sonunda bulmuştu Osman dede yitirmek üzere olduğu umutlarını.

Çünkü o gün bakkalın önünde oynayan çocuklardan biri düşmüş, başını yaralamıştı. Dayanabilir miydi Dede Osman bu acıya. Umutları yaralanmıştı onun da. Kırk büklüm vaziyetinden kurtardı kendini ve kaldırdı çocuğu yerden, onun başını okşadı. “Adın ne?’’ diye sordu. İsmail dedi çocuk. Bir dua okudu ve bir avuç da renkli fasulye şekeri vererek dindirdi İsmail’in acısını. İsmail teşekkür etti Osman dedeye. Osman dede de, bana teşekkürü bir duayla edebilirsin dedi.

İsmail eve geldi. Olanları annesine anlattı. Renkli fasulye şekeri tadıyla. Annesinden bir de dua öğrendi. Ertesi gün, yaklaştı tabure üzerinde oturan Osman dedenin yanına. Okudu duasını İsmail’ce. Osman dede uzattı İsmail’e bir avuç renkli fasulye şekerini. Ve bir de fasulye tanesi karıştırdı şekerlerin arasına. Bunu da bahçeye dik dedi.

Artık o civardaki tüm İsmailler haberdardı, bir duaya satılan renkli fasulye şekerlerinden ve de içine katılan fasulye tanelerinden. Ne güzel bir alışverişti bu. Gönüllere tat veren ve yeşerten gönülleri. Tat katıyordu gönüllerine İsmaillerin. Fasulye şekeri tadıyla okunan dualar. Yeşeriyordu bahçelere dikilen fasulye taneleri.

Osman dede heyecanla ve sabırsızlıkla bekliyordu. Bakkalın önünde oturduğu tabureden yeni İsmailleri. İsmailler sıralanıyorlardı. Öne geçme telaşıyla incitmeden, kırmadan kimseyi. Onları bu telaşa iten sadece renkli fasulye şekerleri değildi tabi. Osman dededen erken nasiplenmekti sadece. Gururla.

Az sonra Osman dede başlardı dinlemeye İsmail’ce okunan duaları. Verirdi nasiplerine düşen dua karışımlı renkli fasulye şekerlerini sahiplerine.

O gün yine sıralanmıştı İsmailler bakkalın önüne. Biraz bekleştikten sonra, içlerinden birisi sordu Dede Osman’ı bakkala. Dede Osman yoktu. Dede Osman önce şehre yürümüştü, şimdi de Hakk’a. Giderken de, çocuklara dua karşılığı dağıtılması için renkli fasulye şekerleri bırakmıştı. Çocuklar o gün, en güzel dualarını okudular. Avuçlarında renkli fasulye şekerleriyle.

Ve bahçelere dikilen fasulyelerin dalları, renkli şekerlere durdu o gün.

MEHMET NURİ NARLI