TAHTIREVAN GÖLGESİNDE / Ahmet KAFKAS
öyle başlıyordu hikaye bir bilinmezin peşinde
kan kırıkları, tırnak izleri ve hegemonya
her kirli çarşıyı saran demir gibi ambargo
her kadın içe dönmüş sarmal ip yumağı
her kadın camekanlı dükkanlarda
hırsızlığa uğramış keskin çamaşır suyu
bir parça şehvet, bir parça ucuz iş gücü
hikaye kanlı başlamıştı taze bebek bedeninde
ıslak pamuklu bezle incitmeden silinen
çocuklar, adam olmayı annelerinden öğrenmeliydi
babalarından nezaketi ve çiçek getirmeyi
oysa çocuk, bankasından hızlı soru çeken bir makine
makineleşmiş kimliksiz bir gölge
yağmura ve ılık bahar havasına anlam yükleyemeyen bir dilsiz
oysa çocuk, çocuk kalabilmeli bir tekerleğin peşinde
çamurdan yaparken atını ve arabasını
eli yüzü çamura bulanabilmeli
oysa çocuk kalmak bu kirli dünyada,
kirletilmiş bir hayal perdesi
tekerine çomak sokulamayan adaletsiz bir döngü
gündüzü gecesi kadar karartılmış cam filmli bir otomobil
mazotu insan olan hızlı dünya atlası
ilerideki çevirme, köşedeki kırılma,
derin fay hatları çevresinde lüks tahtırevanlar
oysa yıkılmalı tüm betonlar ve budalalar
yeşilin üstüne bir renk kalmamalı
gökkuşağından azledilen siyaha ve tonlu grilere
ibadet yasaklanmalı
hikaye kanlı başlamıştı taze bebek bedeninde
ıslak pamuklu bezle incitmeden silinen
beyaz bir keten örtü ile
kana bürünmeden bitmemeli